Bu bir hukuk davası değil
Kooperatif soruşturması sonucunda tutuklanan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun eşi Duygu Aslanoğlu süreci değerlendirdi.

Geçtiğimiz hafta gerçekleştirilen kooperatif soruşturması sonucunda tutuklu yargılanan CHP İzmir İl Başkanı Şenol Aslanoğlu’nun eşi Duygu Aslanoğlu eşinin yurttaş olarak berat ettiği davadan ‘İl Başkanı’ olarak tutuklandığını belirtti. Suç uydurma çabasına girildiğini ancak uydurulacak bir suç dahi bulunmadığını söyleyen Aslanoğlu, bu süreçte yaşadıklarını aktardı.
Hukukçu olarak süreci nasıl değerlendiriyorsunuz?
Anayasada güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerin ihlal edildiği, hukuki güvenlik hakkının gasp edildiği, yurttaş olarak beraat ettiği davadan 'İl Başkanı' olarak tutuklandığı, yetmeyip suç uydurma çabasına girilip, uydurulacak suçun bile bulunamadığı bir süreç içerisindeyiz. İsnat edilen suçlar için eşim daha önce iki kez yargılandı. İlk olarak basit yargılama yapıldı ve yapılan basit yargılanma sonrası beraat etti. Yo, 'basit yargılama olmaz' dediler eşimi bir kez de yazılı olarak yargılamak istediler, eşim yine beraat etti. Bu da yetmedi, itiraz edip konuyu üst mahkemeye taşıdılar ve bu itiraz sonrası istinafta görülen davadan da beraat etmesi gerektiği yönünde karar aldık. Buna rağmen aynı konu için geçtiğimiz aylarda yeniden ifadeye çağrıldı. Kendi ayağıyla gitti ifadesini verdi. Çağrıldığında giden, yaşadığı yeri belli olan, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Sayın Özgür Özel'in İzmir'deki temsilcisi olan adamı ifadeye çağırmak yerine, bir şafak operasyonuyla gözaltına aldılar ve Ceza Muhakemeleri Kanununda belirtilen tutuklama koşulları oluşmamasına rağmen 'tutuklama şartları oluştuğuna karar verip' tutukladılar. Sanırım tarif ettiğim süreçle ilgili, kamuoyunun da anlayacağı üzere bir hukukçu olarak değerlendirme yapmak çok mümkün değil, çünkü son 10 gündür yaşadığımız gerçek bir hukuk garabeti.
Aslanoğlu’nun tutuklanma nedeni ve deliller için ne söylersiniz, aynı zamanda hukukçu olan genel başkan yardımcılarınız ortada tutuklamaya ilişkin tek bir somut gerekçe olmadığını defalarca söyledi, neden tutuklama var?
Sizin de belirttiğiniz gibi Genel Başkan Yardımcımız Murat Bey de Parti Sözcümüz Deniz Bey de birer avukat. Anayasaya hakim, hukukun üstünlüğünü savunan, yargının bağımsız olması gerektiğine inanan ve tabii dosyadaki tüm belgelere ulaşabilen birer avukat, tıpkı benim gibi. Tam olarak bu yüzden davanın bir hukuk davası olduğundan bahsetmek ya da istenilenin bir suçu ortaya çıkarmak olmadığını söylemek mümkün. Yaşadığımız süreç, gözaltı sonrası yapılan mahkeme, dosyaya eklenmiş 'duydum, işittim' gibi ifadeler sürecin tamamen siyasallaşmış yargı eliyle işlediğini net bir şekilde gösteriyor zaten bize. Kamuoyunda saray rejiminin yazmaya çalıştığı 'Ahtapot' hikayesinde ahtapot varmış, 'kolları' varmış gibi görünsün diye hiç hazırlanılmadan, gerçek bir soruşturma dahi yapıldığını gösteren belgeler dosyaya eklenmeden gerçekleştirilen bir operasyondan bahsediyorum size. Dolayısıyla tutukluluk gerekçesi belli değil mi? Tamamıyla siyasal.
Türkiye'nin her yerinde benzer operasyonlar oluyor CHP’ye yönelik, bu durum size ne düşündürüyor, korkuyor musunuz ?
Korkmuyorum. Ben gözaltına alındığı günden beri eşimin, hayat arkadaşımın yanındayım. Tutuklandığının akşamı üzüntümü yaşadım, ertesi sabah erkenden kalkıp mücadeleye başladım. Dosyanın başından itibaren süreci takip ediyorum. Eşim, ifadesinde de tutukluluk talebiyle sevk edildiği mahkemede de savunmalarını kusursuz yaptı. Öyle anlamsız hazırlanmış rapora dayanılarak, sadece yandaş basına, havuz medyasına konu çıksın diye oluşturulan bu davadan bir hukukçu olarak korkmam mümkün değil zaten. Ancak 80'in karanlığı kendisini bu kez post modern sivil bir darbe olarak gösteriyor. Bugün sadece eşim değil, 16 milyon İstanbullunun seçtiği belediye başkanı Ekrem İmamoğlu tutuklu, aynı şekilde ilçe belediye başkanlarımız tutuklu. Neden ya da niçin tutuklu yargılandıkları hala bilinmiyor, çünkü haklarında oluşturulmuş bir iddianame yok. Bir hukuk devletinde 4 ay iddianeme hazırlanmaz mı ya? Daha geçtiğimiz gün Antalya ve Adana Büyükşehir Belediye Başkanlarımız Muhittin Böcek ve Zeydan Karalar tutuklandı. Bahsettiğimiz üç büyükşehir, üç seçmen iradesi. İddianeme yok, paylaşılan bir somut delil yok. Hepsinde benzer ifadeler 'duydum, söylediler'. Milyonlarca insanın şehrini emanet ettiği insanlar için 'tutukluluk' şartı nasıl oluşabilir? Hepsinin yeri, adresi, makamı belli. Bir hukukçu olarak esas olanın tutuksuz yargılama olduğunu sizin aracılığınızla kamuoyuna bir kez daha hatırlatmak isterim; tutukluluk tedbirdir. Hem başkanlarımız hem eşim hem de bir önceki dönem büyükşehir belediye başkanımız Tunç Soyer milyonların şehrini emanet ettiği iradenin temsilcisidir ya da temsilciliğini yapmıştır. Yani gidecek de kaçacak da değildir; kaldı ki, hepsi memleketini seven, memleketine hizmet eden yurttaşlardır. Böylesi kara bir düzenden hukukun üstünlüğüne, yargının bağımsızlığına inanan bir hukukçu olarak korkmuyorum. Ama endişeliyim; bir anne olarak, bir eş, bu ülkenin aydınlık yarınlara elbet kavuşacağına inanan bir yurttaş olarak endişeliyim. Ancak ne ben ne de Şenol ümitsiz değiliz. Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşunda bağımsızlığını kazanan, direnmeyi bilen bir toplum var. Bu yüzden biliyoruz ki, Ebedi Liderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün öğrettiği aydınlık yolu, geleceği mücadele edenler olarak hep birlikte çizeceğiz.
Avukatsınız belki defalarca adli ve cezaevi süreçlerine müvekkilleriniz için katıldınız ama eşinizin emniyette geçirdiği 4 gün sizin için nasıldı, ardından adliyeden cezaevine gönderildi, o an neler hissettiniz?
Ben hayatım boyunca bu kadar 'iyi ki avukatım' dediğim bir zaman dilimini hiç hatırlamıyorum. İnsanın her an eşinin yanına ulaşılabiliyor olması inanılmaz güzel bir şey. Ama bir yandan da diğer insanlara içim cız etti, yaşadığım tüm bu süreçte... Eşini göremeyenlere, babasını, annesini göremeyen çocuklara ve bebeğim Vera’ya tabii. Kendimden daha çok diğer insanlara, yol arkadaşlarımıza üzülüyorum galiba. Eşlerini, çocuklarını görmek için görüş günlerini beklemek zorundalar. Benim mesleğimin avantajı, eşimi dilediğim her an görebiliyor olmak. Bazen 1, çoğu zaman günde 2 kez yanına gidiyorum. Evet, bu süreçleri defalarca yaşadım. Birçok güne müvekkillerimin gözaltına alındığını öğrenerek uyandım, birçok geceyi karakollarda kapattım. Ama aynı şey değilmiş. İnsanın yol arkadaşını, eşini, hayatının ortağını, bebeğinin babasını 'gözaltına aldılar' diye aranması kesinlikle aynı şey değilmiş. Hatta bir şey itiraf etmeliyim ki, haberi ilk aldığımda inanmadım. Şenol aradı görüntülü olarak gözaltına alındığını söyledi, sabah çok erken bir saatti. Vera'nın da o gün erken uyandığı günlerden biriydi. Giymiş takımını, 'gözaltına alınıyorum' dedi. İnanmadım, şaka yapıyor sandım. Sonra ilk şoku atlatıp, kendime gelince yanındaki meslektaşımla konuştum, süreci değerlendirdik ve akşamında da kendisini burada gördüm. Bunun sizin başınıza gelmesi elbette zor, hani o ilk etapta içinize çöken bir 'ümitsizlik' duygusu vardır ya... Onu hızla atıp, mücadeleye daha hızlı başlamanız gerekir ayakta kalabilmek, dik durmak için. Benim de bir avukat olarak avantajını yaşadığım bir diğer konu da bu oldu sanırım.
Vera bebek henüz 1,5 yaşında ama babasının evde olmadığını fark ediyor mu, bunu size anlatmaya çalışıyor mu?
Ben çok fark etmez sanıyordum, yaşı çok küçük diye ama çok öyle olmadı. Şenol'un gözaltına alınmasının 2-3. günü 'baba' diye sayıklamaya başladı. Eşime ait eşyaları 'baba, baba' diye bana getiriyor arada. Mesela telefonu. Telefonunu ben teslim aldım, şimdi yanımda. Benim telefonumla babasının telefonunu ayırt edebiliyor, babasının telefonuna işaret ederek, 'baba, baba' diyor. Sanırım Vera için tahmin ettiğimden daha zor geçecek bu süreç...
Cezaevinde ziyaret ediyorsunuz, nasıl geçiyor görüşler duygularınızı sorsak ne söylersiniz?
Daha önce de söylediğim gibi bazen günde 1, çoğu zaman günde 2 kez ziyaret ediyorum Şenol'u. O kadar güçlü ve gülüşünden hiçbir şey kaybetmiyor ki, ben her görüşümde bir kez daha hayran oluyorum o güçlü adama. Örgütten haber almak istiyor sık sık. Konuşmalarımızın çoğu bunun üzerine geçiyor aslında. Onun talimatlarını örgüte taşıyorum. Örgütün bana ilettiklerini de ona. Orada bile örgütü düşünen bir İl Başkanı; zaten benim kocam hep, her koşulda çok düşünceli bir adamdır. Bu koşullarda bile öyle. Sanırım benim bu süreçte daha önceden de bildiğim, ama başıma gelince net bir şekilde öğrendiğim; 'siyaset insanlarının hukuki güvencesinin bu kadar kolay harcanabileceği' oldu ve bunu birebir yaşamak, dışarıdan bakınca tahmin ettiğinizden çok daha zormuş.
Süreçte size en zor gelen ne oldu?
Şenol benim yanımda olduğu sürece bana zor gelecek hiçbir şey yok. Aramızdaki duvar bizim birbirimize olan aşkımızı eksiltemez, bağımızı zayıflatamaz. Ben onun aşkına sahipken de hiçbir şey bana zor gelmez...
Aslanoğlu nasıl, durumu, psikolojisi…
İnanılmaz güçlü bir adam Şenol ASLANOĞLU. Kocam diye demiyorum sadece, bir yol arkadaşı olarak da çok güçlü bir adam. Bu süreç içerisinde haksızlığa uğrayan, hak ihlali ile karşı karşıya kalan kendisi olmasına rağmen tüm çevresine moral veren yine o. Bizim yapmamız gereken işi bile o yapıyor. Benim moralimi yüksek tutacak şeyler söylüyor sürekli bana. Yol arkadaşlarımızın, il başkan yardımcılarımızın moralini yükseltecek notlar gönderiyor içeriden. Sanırım bu süreç bana bir de Şenol'un gerçek bir lider olduğunu gösterdi. Zaten bunu hep görüyordum, buna hep inanıyordum; ama böylesi zor koşullarda bile bu inancı, bir gram bile eksilmeyen umudunu görüyor olmak, bir yol arkadaşı olarak ona olan inancımı daha da arttırdı.
Buradan tüm örgüte ve özellikle tutuklurın eşlerine evlatlarına ne söylemek istersiniz?
Asla ümitsizliğe kapılmasınlar, mücadele etmekten vazgeçmesinler. Tüm yol arkadaşlarımız toplumun vicdanında da hukuk önünde de eninde sonunda aklanacak, buna canı yürekten inanıyorum. Başlarını eğmesinler, kendilerini yalnız hissetmesinler. Cumhuriyet Halk Partisi burada, İzmir İl Başkanlığı burada, ben, biz buradayız. Genel Başkanımız Sayın Özgür Özel'in dediği gibi hiçbir yol arkadaşımızı geride bırakmayacağız ve Şenol'un da söylediği gibi bu karanlık eninde sonunda gidecek, ama biz kalacağız.
FACEBOOK YORUMLAR